Gönderen | Mesaj |
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
19 Ekim 2007 Cuma
00:34:09
|
|
|
nasılsın canım. ben çıkıyorum uykum geldi. kendine iyi bak ablası.
|
|
|
19 Ekim 2007 Cuma
00:35:49
|
|
|
tamam ablam mutlu rüyalar diliyorum....
|
|
|
19 Ekim 2007 Cuma
09:40:47
|
|
|
bende günaydın diyorum
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
19 Ekim 2007 Cuma
09:47:55
|
|
|
sevgi dolu günaydınnnnn
|
|
|
19 Ekim 2007 Cuma
10:41:58
|
|
|
mutlu günler dilliyorum....
|
|
|
20 Ekim 2007 Cumartesi
17:03:01
|
|
|
fenerim süper olmuş....
|
|
|
20 Ekim 2007 Cumartesi
17:11:04
|
|
|
aman sende nerde bizde o kdar süperlik bizden geçti....
|
|
|
21 Ekim 2007 Pazar
19:34:14
|
|
|
SEN EGELİ BİR KIZIN YÜREĞİNİ AMARA YA TAŞIDIN
Gidenlerin ardından söylenen sözler anlamını bulur mu? O kadar güzel insanlar düştü ki bu toprağa onları anlatmaya çalışmak anlam denizi yaratmak ister. Onları anlatmak umudu, güzelliği, insan onurunu, sevgiyi, barışı, emeği anlatmaktır aynı zamanda. Onları anlatmak doğan çocuğa, kadın yüreğine, insan özüne su gibi akmaktır. Her biri birer çığlıktır karanlığa, isyandır onlar dağları yararak çıkan, toprağa sudur, dile söz, güne ışıktır her biri. Şehitlerimiz bütün zamanları aşıp insanlığa ulaşan tarihin aydınlık yüzlü ve onurlu çocuklarıdır. Aylardan Mayıs takvim yaprakları tek tek çevrildikçe geçmişin acı kayıplarıyla geliyor zaman. Mayıs ayı; Egeli bir kıza ağıt yakıyor. Dağların yeni bir buluşmayı kucaklaması ansızın gelen bir vedanın hüznüne dönüşüyor. Ellerimizde hala o heyecan dolu merhabanın izleri dururken daha, ayrılık çıkageliyor. Hasretliğini, hasretliğimizi giderememenin sancısı sarıyor her yanı. Mayıs ayı; binlerce acıya tanık yüzlere bir keder daha ekleniyor. Bütün doğa yaşama durmuşken, çiğdem çiçekken her yan bir fidan usulca devriliyor toprağa. Mayıs ayı Amara arkadaşın şehadetini tarihliyor. Sevda bir kere düştü mü insanın içine dur durak bilmez. Yollara çıkar sevda, engin denizlere kulaç atarak, yüksek dağ zirvelerinin patikalarında soluklanarak büyür. Büyüdükçe sığmaz hiçbir yere. Soluksuz bir koşuya dönüşür zaman, baharın ıslık çalan rüzgarlarına. Eser ve dokunur yüreklere, dost yüzlere. Ta ki o beyaz sabahlara ulaşana dek. Amara arkadaşta onu düşlerindeki güzel dünyaya ulaştıracak sevdanın peşine takılıp yol alanlardandı. Dağlara taşan dost bir yürekti. İçinin güzelliği yansırdı, o herkesi hayran bırakan yüzüne. Yüreğinin yalın sevgisiyle kötülükleri kıskandıracak bütün bir güzelliği taşıyordu. Öyle bir girerdi ki yaşamınıza bir tanrıça silüeti dolaşır sanırdınız etrafınızda. Ankara’dan Avrupa’ya oradan Kürdistan dağlarına uzanan yaşam yolculuğunda güzel insan olmayı güzel insanla yoldaş olmayı seçmişti. Yok olan insan vicdanına inat bir duyarlılıkla, halkların ortak mücadelesine adamıştı kendini. Kendisine uzak bir ülkenin acılarının, halkların birlikte varolabilmesinin, paylaşımının, mücadelesinin yoldaşıydı. O, Ege’nin deniz kokulu çocuklarının yanında, Kürdistan’ın yalınayak esmer çocuklarının umutlarını bir arada taşıyordu. Önemli olan kaybedilen insanlığın doğaya benzer çeşitliliğini, ortak değerlerini yaşayabilmek değil miydi? Dağ ve deniz ne kadar yakınsa birbirine, dağların ardından güneş nasıl yakamoz olup vuruyorsa denize o kadar cezp edici, o kadar ortak değil miydi yaşam? Yokluğu ve acıyı yaratanlara karşı. Paylaşılacak güzel bir dünyayı aramaya çıkmanın, aydınlığa bir yolcu olmanın gerekçesi o kadar çoktu ki bu coğrafyada. Halkların neden bu kadar yoksullaştığını, yakılan köyleri, mayınlarla oyuncak diye oynarken ölen çocukları, işkenceyi, baskıyı, anaların kaybettikleri evlatlarına yaktıkları ağıtları bilirdi. Bilirdi de görmezden gelebilir miydi gözleri, kuşanmaz mıydı sevdasını acıyı ve yokluğu yaratanlar karşısında. Kini, öfkeyi ve inkarı yüreklere salan, açlığı ve ölümü kader gibi halklara dayatanlar karşısında Amara arkadaş gibi halkların büyük yürekli çocukları da vardı. Amara arkadaşın yaşamı çocuk paylaşımı tadında yalın, çıkarsız verebilme gücüne, insani erdemlerin bütün kuşatılmışlıklara rağmen yaşatılabilme gücüne örnektir. O insani özünden hiç ödün vermeden yol aldı sevdasına. Ankara’nın resmi duvarları içinde de mücadelesiyle, yüzü aydınlığa dönüktü Avrupa’nın beton kentlerinin içinde de. Yaşamı boyunca inatçı bir arayışçı oldu. İnsani özün filiz verebileceği bir dünyanın suyuydu, emeğiydi O. Hiçbir engel onu bu yoldan bir an bile ayrılmasına sebep olamazdı. Sürekli büyüterek sürdürdüğü mücadele yaşamı bunun en büyük göstergesiydi. Sınırları tel örgüleri aştı sevdası, kalbini Kürdistan dağlarında bıraktı. İçimizde, binlercesinin yürek atışında şimdi. Sonsuzluğa asılı bir yıldız oldu, nicelerinin bakıp seyre duracağı, ona bakarak yol alacağı. Dilimiz döndüğünce, yüreğimiz yettiğince onu anlatmak, bilelim ve anlayalım diye Amara arkadaş gibi yola düşüp gidenleri, adımlarını duyumsayalım diye yarınların. Amara arkadaşla Ankara’da tanışmıştık. O dönem Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde öğrenciydi. Yurtsever Öğrenci Hareketinde bulunan arkadaşlarla yoğun ilişkleri vardı, bu vesileyle Kürt Özgürlük Mücadelesini tanımıştı. Fakat henüz Türk Sol örgütlülüğündeydi. 1999 yılının sonlarında Türk sol örgütlülüğünden ayrılmaya karar vermiş, Yurtsever Öğrenci Hareketine katılmıştı. Biz o dönemde Kadın Hareketi çalışmalarında yer alıyorduk. Amara arkadaşında hareketimiz içinde kadın çalışmalarını tercih etmesi o dönem açısından bizi şaşırtmıştı. Çünkü o süreçte genç Kürt kadınlarının ilgisi bile yeni yeni gelişiyordu. Üniversitede sosyoloji okuyordu, Özgürlük Hareketinin Kürt kadınında yarattığı özgürlük düzeyini, toplumsal dönüşümü büyük bir hayranlıkla takip etmiş ve katılımını bu doğrultuda geliştirmişti. Çalışmaların başlangıcından itibaren mütevazi ve candan katılımı ona dair olumsuz hiçbir yargının oluşmasına izin vermiyordu. Yetiştirilme koşulları, geldiği kültürel gerçeklik karşısında içimizde hiçbir zaman bir yabancı gibi durmadı. Amara arkadaşın yetiştiği sosyal çevre sınıfsal olarak farklıydı.Gecekondu mahallerine belki de hiç gitmek zorunda kalmamıştı, böyle bir sosyal çevresi yoktu. İlk kitle çalışmasına birlikte çıkacaktık. Onun halk karşısındaki yaklaşımı benim için bir merak konusuydu. Şehrin kalabalığından uzaklaşıp gecekondu mahallelerine yaklaştıkça heyecanını hissediyordum. Evlerde dolaştıkça onu izledim; gözleri ışıldadı, elleri binlerce yıllık yakınlıkla değdi çocukların başına, meraklı meraklı anlamadığı
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
22 Ekim 2007 Pazartesi
00:45:46
|
|
|
yine çok güzel paylaşımlar arkadaşlar. tşk ederim.
nazım sana ayrıca tşk. ne zamandır yoktun. artık arayı uzatma lütfen.
|
|
|
24 Ekim 2007 Çarşamba
20:58:03
|
|
|
Vatan
Gönlümdeki mısrayı kalemime bağladım Kalbimin her atışı Vatan diye seslendi. Kanayınca yüreğim yüz yerinden dağladım Kanımın her akışı Vatan diye seslendi!
Asker oldum Vatana büyük bir ihtişamla Taşıdım sancağımı şerefimle şanımla Gelinliğe çizdirdim bayrağımı kanımla Yavrumun her bakışı Vatan diye seslendi!
Bir sergiyi gezerken hayallere dalmıştım El örmesi kilime hayretlere kalmıştım Ay yıldızlı deseni yüreğimdir sanmıştım Gördüğüm her nakışı Vatan diye seslendi!
Nisan yağmuru vardı gökyüzünü karartan Gözlerde sığınacak mekanları aratan Bir haykırış duydum ki rahmete rahmet katan Her yıldırım çakışı Vatan diye seslendi!
Elime albüm aldım dile geldi konuştu Kurtuluş savaşıydı gönlüm o yöne koştu Sandım ki yüreğime alevden bir kor düştü Gönlümü her yakışı Vatan diye seslendi!
Albümdeki her sayfa yüreğime akıyor Bu İstiklal Marşı ki kalemler ağlatıyor Bütün sayfalarında Atatürk`üm bakıyor Kaşını her çatışı Vatan diye seslendi.. Vatan diye seslendi…!
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
26 Ekim 2007 Cuma
20:21:42
|
|
|
harikasın serap çok güzeldi
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
11:09:49
|
|
|
serap kim neyse...
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
11:10:10
|
|
|
Yalan Aşklar
Yalan sevgiler gördüm İhanetler. Sahte sözler, Acılar gördüm
Sevgi adına….
Leyla ile Mecnun görse, Kahrından bir kez daha ölürdü. Sevgi, her şey gibi kolay tüketildi Bu yüzyılda…
Boşuna bu aşk şarkıları Yalan, bu kadar aşk adına Yazılan şiirler, Yalan aşklar Yalan hayatlar Yalandan yaşamaya mahkûm olmuşuz Suçumuz sahte kişiliklerimiz…
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
14:47:59
|
|
|
yok o kim diye sordum sadece ismin yani sen olduğunu bilmiyordum afedersin.....
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
15:29:42
|
|
|
merhaba nasılsınız
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
15:57:21
|
|
|
emoş ablam özletiyor kendini serap ya ne çok çalışıyor o öyle
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
16:06:12
|
|
|
saolsun akşamalrı yazışıyoruz ablamla zaten ama cerenimizde çabuk iileşsin artık gerçi toparlamış kendini yakında döner aramıza özlemiş bizleri
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
16:13:56
|
|
|
ya serap benim gruba ceren için bir sayfa açmıştım canımız arkadaşımızın hasta olduğunu duyduğumda sende paylaşım yaparmısın
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
16:20:04
|
|
|
sevgi diyarı
|
|
|
27 Ekim 2007 Cumartesi
16:29:43
|
|
|
tşk ederim serap
|
|