sevgi diyarı > Mesaj Panosu > ** BEN SENİ SEVDİĞİMDE **

** BEN SENİ SEVDİĞİMDE **


GönderenMesaj

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
4 Haziran 2008 Çarşamba 23:40:40
Yat senin mi Elvan

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
5 Haziran 2008 Perşembe 00:05:02
iyi geceler Elvan

Abdullah (candaş)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
2062
5 Haziran 2008 Perşembe 00:07:11

O Güzel Yüreciğin





Dert görmesin o güzel yüreciğin birtanem
Yeni yağmış bir kar beyazlığındaki
Yeni toplanmış bir pamuk yumuşaklığındaki
Yeni giyilmiş bir gelinlik gibi saf ve temiz yüreciğin
Dert görmesin o güzel yüreciğin birtanem
Hiç solmasın ümitlerin cantanem
İlkbaharda açan çiçekler gibi taze mi taze
Yıllara meydan okuyan ulu bir çınar gibi uzun ömürlü
En şiddetli depremlerde dahi yıkılmayan bir bina gibi
Sapasağlam olsun hep ümitlerin
Hiç solmasın ümitlerin cantanem

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
5 Haziran 2008 Perşembe 01:11:34

 

Gülüşlerin yalnızıyım desem kim inanır ki bana?
Komik hayatlar antolojisinde yerimi alabilir miyim?
Üstelik yokuş aşağı iniyorken hayat..
(Yalnızlık yağmur anlamlıdır; ıslatırken çoğaltır, üşütürken gülümsetir insanı)
Denizin kıyıyı döven iniltisi bugünlerde her gece!
Beyaz yüzlerde kara gözler izliyor, durmaksızın, ki nasıl katlanılır buna!
Karabiber pembelerine inat bordo bordo begonviller, vişnebeyaz ve bazen sarı
(turuncuyu bahçemde unuttum, birileri sulasa keşke),
beyaz yansımalardan mavinin çeşitleri, mavilerden fırtınalar..
Uzaklarda bir balıkçı motoru yalnızdı ağlarıyla, ağlattı..

Duvarı dönmüş bir hanımeli, tırtılı yemiş onu!
Her öykü kendisine aittir ve her kısırdöngü.
Olmayacak düşlerin peşine takılamayacak kadar
yorgun ayaklara sahip olmanın ne demek olduğunu bilir misin kuşkuluyum,
su kıyıyı dövmeye devam ediyor, onun sesini seviyorum, fon müziğim.

(‘Yalnızlık nasıl bir duygudur, rengi nedir?’
diye düşünmekten kendini alamadığın zamanların oldu mu?
Gözlerini tekil yumruk ellerine dikerek,
ve eşlik ettin mi şarkılara sessizce etrafa duyurmaktan korkup?
Ya da dostlarla bir rakı masasında kahkahalar mı attın belli olmasın diye çaresizliğin?
Ne zaman vardın ağızlıkla sigara içmenin keyfine?
Pembe taşlar toplamayı iş edinip ve üstelik onlardan
‘pembetaşlarkoleksiyonu’ yapmaya ne vakit karar verdin?
Hem canım, sen yetişebilir miydin zaten bir koleksiyonu tamamlamaya?)

Adını burcundan almışsın, sana yakışmasından anladım,
hani o çok seyrek yalnızlıklarımızdan birinde dediğim gibi ‘tıpkı adın gibisin..’,
yüzündeki çizgileri okşamıştım ‘bunları seviyorum’ diye;
hep aynı durağanlıkta geçecek sanırsınız bazı günleri ve haftaları ve hatta ayları,
ama ansızın alabora!

Öyle oldu. Suçumu ve suçunu affettirecek bahane yok.
‘Yer’li aşklara burda inandım, hep İstanbul sanırdım, ve Kadıköy,
uzaktan baktığım denizlere inanmak ne kadar da zordu, sanki onlar yoktu..
Evim çok güzeldi ama sanki böyle bir ev olamazdı..

Pamuk ipliklerle ördüğüm deniz diplerinde boğulmayı ummayarak,
aklıma bile getirmeyerek sevdim.
Aşktı, bir bahçeyi bahçe yapan, denizleri birbirine karıştıran, vahalarda huzur bulan..

 

Menekse (aziashop)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
232
5 Haziran 2008 Perşembe 16:59:19
Ödünç Hayatlar

Kalırsam düşlerimi, arzularımı hep ertelemek zorunda kalacağım.

..............
.............
* * *
`Yaşamak değil. Beni bu telaş öldürecek` dediği gibi şairin; o telaşla, bırakın Paris yolunda ılık rüzgârlara taratmayı saçlarımızı, sevdigimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz...
Gözümüz saatte söyleştik hep, koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık. Hep yetişilecek bir yerler vardı, aranacak adamlar, yapılacak işler... Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin terine bulaştı; başkalarının hayatı, bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine, kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu veya yavuklu busesi ile uyanma düşlerini hababam erteledik. 20`li yaşlardayken 30`lara kurduk saatin alarmını, 30`larımızda 40`lara, belki sonra 50`lere...
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda size, artık uyku girmez oluyor gözlerinize...
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda, söyleşecek, sevişecek kimsecikler kalmıyor yanınızda... Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz; vakti gelip sandıktan çıkardığınızda bir de bakıyorsunuz ki, tedavülden kalkmış...
* * *
...............
........................
Can Dündar (16.06.1999 tarihli sabah gazetesinden alınmıştır

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
5 Haziran 2008 Perşembe 18:08:48
merhaba arkadaşlar ne güzel boş durmuyorsunuz güzel paylaşımlara devam

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
5 Haziran 2008 Perşembe 19:51:33
Bizimkisi Serin Bir Aşk Hikayesi

Ne güzeldi diil mi yaşadıklarımız, ne güzeldi...
artık ne sen, ne de ben bulamayız o günleri.
bazen düşünüyorum da...
bende de kazmalık vardı galiba, diyorum.
İkimiz de kıymetini bilemedik gençliğimizin.
hatırlar mısın, akşam olur pijamalarımızı giyerdik.
sen kokunu sürerdin...
oda mahvolurdu, adeta içinde yüzerdin çünkü.
olmadık şeylere güler, durup-dururken ağlardık.
görenler deli sanırdı, sanırsam.
güzel havalarda sokaklara çıkardık.
ama hep yağmura yakalanır, sıçana dönerdik.
bir de kar yağınca kartopu oynardık seninle.
topların içine hep taş koyardın, atardın.
sen, iskambil kağıtlarından fal bakardın.
İstediğin çıkmadığında sövüp kalaylardın, ağzın bozuktu biraz
Çok kızardın sigara içtiğime.
ve içkime karışırdın, oklavayla karşılardın beni
eve sarhoş geldiğimde.
az dayağını yemedim.
arasıra rejim yapardın, ama ihtiyacın vardı.
hükümet gibi karıydın şerefsizim.
komşunun çocukları vardı, bizim oğlanın kafasını yarmışlardı
beraber çocuk bahçesine giderdiniz.
ben televizyonda maça bakardım.
ne işim var çocuk parkında.
arasıra arkadaşlar gelir poker oynardık.
ben hile yapardım, sen yardım ederdin.
benim askerde yediğim dayak hikayeleri...
senin anderson`dan hikayelerin hiç bitmezdi..
İlk tanıştığımız günü hatırlar, gülerdik.
sen bana, üstümde ne vardı diye sorardın.
ben de, `40 sene geçti, ne bilim ben?` derdim
sen kızınca ben de sallamaya başlardım.
Çingene pembesi bi kazak,
ördek yeşili bi etek,
beyaz çoraplar, mor pabuçların....
güzel bir bahar akşamı sinemada karşılaşmıştık.
İkimiz de önümüze bakmamıştık.
Özellikle ben, güneş gözlüklerimin ardından kızları kesiyordum.
Çarpıştık önce, sen,`çüşşş ayi` dedin.
sonra ben `güzel olduğunuz kadar küstahsınız da! dedim.
sen hemen yavşadın, göz-göze geldik ve başladık, film gibi yani..
sonra ayrıldık.
sen benim ayak kokuma dayanamamıştın.
ben senin sarmısak kokan nefesine..

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
5 Haziran 2008 Perşembe 20:29:19

Yiğit (ts1112511870)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
307
5 Haziran 2008 Perşembe 20:29:46
Ben şairim güzelim,
İşine gelirse kal dinle derim,
Bildiklerine benzemez,
Öyle değildir suyum ekmeğim,
Sofram beyaz kağıttır,
Elimde kavgamın şahidi kalemim...

Gönül tenceresinde kaynar, soğur aşım...
Lokmamın buruk şerbeti, o tavırların,
Ezberim oldu mısralarda gözün, kaşın,
Tatlıdan acıya dizelerde, senle kahırların,
Çöz bu bilmeceyi düşün ve taşın?...

Ben şairim güzelim,
İşine gelirse anlamayı dene derim,
Bildiklerine benzemez,
Öyle değildir vakti saatim,
Ben gözümü, katran karası gecelerde açar,
Uykuya, güneş mesaiye başladığında geçerim...

Bildiklerine benzemez dedim, bilir misin?..
Ayrılıkta yönsüz yollar gibi şiirlerim.
Bakma işine gelirse dememe, güzelim,
Yoksan sözler fakir, heceler sefil bilirim,
Yoksan ben kandilsiz gece, ilhamsız şairim

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
5 Haziran 2008 Perşembe 21:39:56
Nasıl böylesine rahatsın ki sanki hiçbir şey olmamış gibi
Yıllar boyu ümitsizce seni bekledim geldin mi ki
Bir gün olsun kapım çalıp halim nedir sordun mu ki

Çek ellerini ellerimden çek gözlerini gözlerimden
Bunca yıllardır yokluğundan alıştım ben yalnızlığa
İçimde bir çok şey kırıldı çok geç artık dönme bana

Hayır hayır boşuna yalvarma inanmıyorum sana
Hayır hayır gözyaşına da hayır inanmıyorum sana
Hayır hayır yüzbin kere hayır acı çektirme bana
Hayır hayır yüzbin kere hayır inanmıyorum sana

Sen hiçbir zaman dost olmadın
Hiçbir zaman destek olmadın
Yıllarca hep sustum ama bir tek şey istiyorum senden
Onurlu bir yabancı gibi lütfen artık çık git bu evden

Hayır hayır boşuna yalvarma inanmıyorum sana
Hayır hayır gözyaşına da hayır inanmıyorum sana
Hayır hayır yüzbin kere hayır acı çektirme bana
Hayır hayır yüzbin kere hayır inanmıyorum sana

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
6 Haziran 2008 Cuma 01:37:41

 

Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü aşk şiirden önce gelir sende
Oysa şiir önünde gitmelidir herşeyin

Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü aşk
Kavganın içindedir
Çünkü sen
İçindesin kavganın

Elmayı kokusundan
Güvercini biçiminden soyutlamaktır
Yaşamak denilen kavagyı aşksız düşünmek

Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü sen
Gagasından tutup kuşu
Öt kuşum öt kuşum demiyorsun
Çünkü sen
Yedirip çiçekleri ineğe
Koklayıp gerisini ineğin
Kok çiçeğim kok çiçeğim demiyorsun

Öpüşmek başka şeydir yiğidim
Öpüşmeyi düşünmek başka
Sevişmek başka şeydir güzelim
Sevişmeyi düşünmek başka

Sende yaprak -iki gözüm-
Sende yıldız -yürek sızım-
Sende su
Sende bu dört boyutlu kaçma tutkusu
atlıkarıncadan geceleyin
Bakmaktır lunaparka

Sen aşk şiiri yazamazın Hasan Hüseyin
Çünkü sen ilkyaz yağmurlarında çırılçıplak
Dolaşır gibi sıcak morlarda
İçer gibi morları
Düşer gibi morlara
Yaşarsın aşkı iliklerinde

Çünkü sen iki düşman ucun bileşkesisin
Acısısın kavuşmanın
Ayrılmanın sevincisin
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin

Çünkü aşkın kendisidir şiirin
Oysa sen
Oysa aşk
Oysa sen
Sen
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin

Hasan Hüseyin Korkmazgil

 

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
6 Haziran 2008 Cuma 01:40:25

 

Sana Seslenmek İçin

Gece sessizce başlıyor ve ırmağın-
Öte yakasına geçiyor atlılar.
Bir papatyanın acısını dinliyorum.
Gökyüzü gitgide genişliyor.
Islak yaprakların derin yeşilliği
Islak dağların uyandırdığı keder.
Kendime bir demet çiçek topluyorum
Öğretmenimin iliklediği göğsüm
Ne kadar genç
Ağzımda taptaze bir tütün kokusu
Ve taze ceviz kabuklarının kararttığı parmaklarımda
Bir ağız mızıkası.
Öğrendiğim ilk şarkılar
Yollar yollar yollar boyunca
Söylediğim ilk şarkılar
Sevgilim olan bütün kızlar
Siyah önlükleri ve
Kaçamak bakışlarıyla geçip gittiler
İlk fotoğraflarımdaki yakışıklı saçım...
Ey akşam, ey bir aşkın
Başlaması ve bitmesi
Ey turuncu akşam, bütün akşamların akşamı
Ey mor akşam, dudaklarım gibi moraran.
Gece evleri sardığında
Ve bahçeleri
Işıklar içinde kaçıp giden
Bir tavşan gibi yalnızım.
Yolun iki yanında kalan
Karanlık dağların ötesinde
Neler olup biter
Ve girdiğimiz uykulu kasabada
Lokantadaki uykulu cocuk
Olgun ışıklı lokantada
Olgun patatesler.
Bir adamın
Doğması ve ölmesi
Ve bazı işlemeler yapması hayatında
Bazı bağlardan
Üzüm toplaması
Bazı sinemalara gitmesi
Bazı kızları sevmesi
Ve ölesiye yalnızlık çekmesi
Bazı şehirlerde.
Ey akşam, turuncu ve mor akşam
Ey gökyüzü, ey benim
Gittikçe esmerleşen kalbim.
Şimdi beyaz bir kızın
Yanında olabilmek için
Bazı çılgınlıklar yapabilirim
Onu boynundan öpsem ve onunla
Dönyada olup bitenleri konuşsak
İngiliz birahanelerinde
Damalı kasketleri
Ve şaşılacak kadar yorgun yüzleriyle
Ve bütün emekçiler gibi
Çocuksu gözleri
Partal elleriyle oturan
İşçilerden konuşsak
Zencilerden konuşsak sonra
Gülünce bütün yüzleriyle gülen
Yakışıklı ve hazin
Zencilerden.
Gece dünyanın her yerinde
Geliyor ve her yerde
Aynı duygu uyanıyor kalbimizde.
Sen şimdi
Duvarına bir şiirimi asmışındır
Uyuyorsundur
Belki düşünüyorsundur
Sonuncu kattaki odandan
Yıldızlara bakarak.
Ve yıldızlar her zaman
Eski ve tanıdıktır.
Özellikle bir tren penceresinden bakıldığında.
İçimiz nedensiz bir hüzünle dolduğunda
Sırtüstü uzanıp toprağa
Baktığımız yıldızlar.
Bir harman yerinde ya da.
Düz bir damda.
Uzaktan
Bütün kürtçe türküler gibi
Yanık bir türkü gelirken
Sıcaktan bunalırken
Evler ve yollar;
Ve yaşlı kadınlar
Uyuklar gibi büzülüp minderlerine
Düşünürlerken eskisini
Olağanüstü günlerini
Gece sesizce başlıyor ve ırmağın
Öte yakasına geçiyor atlılar
Çalıların hışırtısını dinliyorum.
Sana seslenmek için
Yeni şiirler tasarlıyorum..


Ataol Behramoğlu

 

 

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
6 Haziran 2008 Cuma 02:12:03
 Ne zaman ayrilik saati gelse
    En vazgeçilmez yerinde yasamin
    Duysak ayak seslerini aksamin
    Ve sokaklardan el ayak çekilse
    Bir ürpertiyle duyarim o zaman
    Seni çagiran sesi uzaklardan
    Ne zaman ayrilik saati gelse
    Bir gariplik çöker içime birden
    Kalan tek ani gibi bir devirden
    Durmadan çalinir o gamli beste
    Sanki bilir de hazin öykümüzü
    Bulutlar aglar, kararir gökyüzü
    Ne zaman ayrilik saati gelse
    Bir çaresizligi anlatir gibi
    Birden degisir gözlerinin rengi
    Mavi solar, koyulasir yesilse
    Sarinca ruhunu eski bir hüzün
    Uçar gider pembeligi yüzünün
    Ne zaman ayrilik saati gelse
    Uzatsan özlemle dudaklarini
    Tüm agaçlar döker yapraklarini
    Ne çiçek kalir ortada, ne bahçe
    Sadece ugultusu o rüzgarin
    Ve bir umut kirintisi: belki yarin
    Ne zaman ayrilik saati gelse
    Bir firtina çikmisçasina, büyük
    Içimizdeki güllerin boynu bükük
    Bir zaman kalakalirim öylece
    Neden sonra gittigini anlarim
    Içimde güller aglar, ben aglarim

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
6 Haziran 2008 Cuma 03:00:53

AŞKLAR ŞİİRLE KANAR

Kimse taşıyamaz aşk acısını
Yüreğe saplanan bir şiir kadar
İnsanoğlu içindeki yangını
Söndüreyim derken daha çok yanar
Yalansız her aşkta şair kanı var
Aşklar şiirle kanar

Ve kimse kitleyemez yüreğini
Ölümcül aşkına olsa da gaddar
Şiirin yazgısı düşsel intihar
Onun en hasını en güzelini
Acıya bulanmış şairler yazar
Aşklar şiirle kanar

Aşk mıdır her işin başı ve sonu
Şiir mi her gizi çözen anahtar
Kırık bir hayatın aşk olduğunu
Dile getirsem de bu neye yarar
Odur anılara yağan sıcak kar
Aşklar şiirle kanar

AHMET NECDET

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
6 Haziran 2008 Cuma 03:39:30

 

SENSİZ ŞİİRLER OKUDUM DEME BANA…
VE YALNIZDIM MISRALARIN OPORTA YERİNDE
YOKTUN GELMEDİN DİNLEMEDİN DEME
EĞER Kİ YOKTUYSAM….
DİZLERİMİN BAĞI ÇÖZÜLDÜĞÜNDENDİR.
YÜREĞİMİN GÜMBÜRTÜSÜNDENDİR
DUYMAYIŞIM SESİNİ.
YANGINIMDANDIR TELAŞIM…
BAĞIŞLA BENİ.

Mine Özdemirtaş

 

Mustafa (drakancem)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
4313
6 Haziran 2008 Cuma 18:29:41
tamam kele bağışladım seni

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
7 Haziran 2008 Cumartesi 03:06:01

 

mademki bağışlandım, ohh yaa rahatladım yaf Mustafa..

Allah razı olsun..

uçayım azıcık barim..

Sevgiyle..

 

 

Yemliha (ts836668986)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
1305
7 Haziran 2008 Cumartesi 03:15:16
Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce
Kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı
Ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm
Hiç bir ayrılık bana bu kadar komadı

Ayrılığın bir ağrıdır vurur şakalarımda
Ve büyür gözlerimde bir okyanus kadar
Derinden ses verir içimde bir tel
Sonra, birdenbire kırılır, kopar

Yeryüzü çekilir altından ayaklarımın
Geçer başıma çöken bir tavan gibi gökyüzü
Durmadan çalınır kulaklarımda
Şarkıların en hüzünlüsü

Seni alıp uzaklara giden otobüs
Benim üzerimden geçer hışımla
Devrilir, bakakalırım ardından
Bir sel gibi akan gözyaşımda...

Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız
Karanlık gitgide en derinlere çeker beni
Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin
Böyle perişan beklerim dönmeni

Dolaşır birbirine yorgun ayaklarım
Ellerimi koyacak bir yer bulamam
Nereye gitsem, en koyusu acıların
Ne yana baksam, çıldırtan bir akşam

İstesem ben bu ömrü, bu talihi istemem
Böyle durup durup senden ayrılmak varsa
Orada bir mezar kazılır benim için
Ayrılığın nerede başlarsa.

Yasmin (Yasmini)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
247
7 Haziran 2008 Cumartesi 03:41:20

 

Yalnızlığa Serenat

İhanet yağmurunda
Islandık birer birer
Şimdi yorgun düşlerimiz
Yalnızız yalnız

Büyük hayat yolunda
Uslandık birer birer
Cehenneme hüküm giydik
Büsbütün yalnız

Hangi şehir alır bizi basar bağrına
Hangi yalan avutabilir yüreklerimizi
Kim çalacak kapımızı bir avuç tuz için
Bir dilim ekmek için yada aşk için

Aynalarda unuttuk
Geçmişin izlerini
Kırık dökük her anında
Kalmışız yalnız

Böyle mi olacaktı
Bembeyaz türkülerle
Bağlandığımız bu hayat
Böyle mi yalnız

 
 

Yemliha (gülbahçeli)
Bu kişi şu an çevrim dışı.
5437
7 Haziran 2008 Cumartesi 03:52:26

Acep Sizler Hangi İlden Gelirsiz

Acep sizler hangi ilden gelirsiz
Bir haber sorayım durun turnalar
Sılada yarimden neler bilirsiz
Bana bir teselli verin turnalar

Gönüller perişan teller eğri
Dayanmaz cevrine aşıkın bağrı
Yolunuz uğrarsa o yare doğru
Üstüne kanadı gerin tumalar

Eski sözlerinde yarim durursa
Gözlerimin yaşı bir gün kurursa
Yolunuz o yana doğru varırsa
Ayrılık nicedir sorun turnalar

Ruhsat`ı sorarsa yanıyor bağrı
Gamınla bulandı gönülde ağrı
Haydi varın gidin o yere doğru
Önüne derdimi serin turnalar

Sayfa:15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24İlk sayfa « Geri · İleri » Son sayfa