|
Gönderen | Mesaj |
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
10 Haziran 2007 Pazar
19:54:47
|
|
|
GÜZEL OLAN NE VARSA RESİM YAZI MÜZİK BURADA OLSUN.
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
11 Haziran 2007 Pazartesi
09:33:07
|
|
|
günaydın bunlar çok güzel erkan tşk. ederim balam.
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
23 Haziran 2007 Cumartesi
10:13:22
|
|
|
Goz kirpistirmak kadar kolay olsa keske hayat Hersey bir evcilik oyunu kadar basit olsa, Iskambil kagitlarindan yaptigin kule devrildiginde Bastan almak ne kadar kolaysa Bu hayati yasamakta okadar kolay olsa keske Bir su damlasi kadar berrak ve sade olsa hersey Yapmacik olmasa gulusler Soguk olmasa sarilislar Yalan olmasa verilen sozler Aldatmasa insani yasanan sevgiler Yuzune esen ruzgar alip goturse keske Yuregindeki firtinalari Yerine ekse tum umut papatyalarini Hayati yasamak zor olmasa keske Menfaat ugruna ezmese insanlar Minicik kalplerimizi Unutulmak diye bisey olmasa Hep akilda kalsa anlik hatiralar Animsanan bir bakis alip goturse yurekleri Cook uzak hayallere Hicbirseye gec kalmasak Yada hicbiseye erken ulasmasak Hersey tam zamaninda tamda olmasi gerektigi gibi Olmasi gereken yerde olsa... Bebek gibi yureklerimize islese sevdalar Masum sicak tertemiz yazilmamis sayfalar acsak hayata birlikte Dokunmadan opmeden titresek Titretsek yurekleri... Ne is telasi olsa ne calan telefonlar Yemyesil kirlarda yagmur altinda kossak umutlara Bilinmeyen hayallerimizi haykirsak gokyuzune Sonra uzansak islak cimenlere Tenimizi yakan hislerimizden kurtulsak.. Hayati yasamak zor olmasa keske... Keske sevsek olumune, keske yasasak delice, elele gozgoze, inatla umutla, hayata bas kaldirabilsek keske elele daima ileriye daima umutla daima askla yuruyebilsek keske.. hayati yasamak zor olmasa keske
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
23 Haziran 2007 Cumartesi
12:07:12
|
|
|
*ACELE KARAR VERMEYIN.... Cin dusunuru Lao Tzu`nun oykusu........
Koyun birinde bir yasli adam varmis. Cok fakirmis ama Kral bile onu kiskanirmis... Oyle dillere destan bir beyaz ati varmis ki, Kral bu at icin ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamini teklif etmis ama adam satmaya yanasmamis..
"Bu at, bir at degil benim icin; bir dost, insan dostunu satar mi" dermis hep. Bir sabah kalkmislar ki, at yok. Koylu ihtiyarin basina toplanmis: "Seni ihtiyar bunak, bu ati sana birakmayacaklari, calacaklari belliydi. Krala satsaydin, omrunun sonuna kadar beyler gibi yasardin. Simdi ne paran var, ne de atin" demisler...
Ihtiyar: "Karar vermek icin acele etmeyin" demis. "Sadece at kayip" deyin, "Cunku gercek bu. Ondan otesi sizin yorumunuz ve verdiginiz karar. Atimin kaybolmasi, bir talihsizlik mi, yoksa bir sans mi? Bunu henuz bilmiyoruz. Cunku bu olay henuz bir baslangic. Arkasinin nasil gelecegini kimse bilemez."
Koyluler ihtiyar bunaga kahkahalarla gulmusler. Aradan 15 gun gecmeden at, bir gece ansizin donmus... Meger calinmamis, daglara gitmis kendi kendine. Donerken de, vadideki 12 vahsi ati pesine takip getirmis. Bunu goren koyluler toplanip ithiyardan ozur dilemisler. "Babalik" demisler, "Sen hakli ciktin. Atinin kaybolmasi bir talihsizlik degil adeta bir devlet kusu oldu senin icin, simdi bir at surun var.."
"Karar vermek icin gene acele ediyorsunuz" demis ihtiyar. "Sadece atin geri dondugunu soyleyin. Bilinen gercek sadece bu. Ondan otesinin ne getirecegini henuz bilmiyoruz. Bu daha baslangic. Birinci cumlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkinda nasil fikir yurutebilirsiniz?"
Koyluler bu defa acikcn ihtiyarla dalga gecmemisler ama iclerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye gecirmisler... Bir hafta gecmeden, vahsi atlari terbiye etmeye calisan ihtiyarin tek oglu attan dusmus ve ayagini kirmis. Evin gecimini temin eden ogul simdi uzun zaman yatakta kalacakmis. Koyluler gene gelmisler ihtiyara. "Bir kez daha hakli ciktin" demisler.
"Bu atlar yuzunden tek oglun, bacagini uzun sure kullanamayacak. Oysa sana bakacak baskasi da yok. Simdi eskisinden daha fakir, daha zavalli olacaksin" demisler. Ihtiyar "Siz erken karar verme hastaligina tutulmussunuz" diye cevap vermis.
"O kadar acele etmeyin. Oglum bacagini kirdi. Gercek bu. Otesi sizin verdiginiz karar. Ama acaba ne kadar dogru. Hayat boyle kucuk parcalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacagi size asla bildirilmez."
Birkac hafta sonra, dusmanlar kat kat buyuk bir ordu ile saldirmis. Kral son bir umitle eli silah tutan butun gencleri askere cagirmis. Koye gelen gorevliler, ihtiyarin kirik bacakli oglu disinda butun gencleri askere almislar. Koyu matem sarmis. Cunku savasin kazanilmasina imkân yokmus, giden genclerin ya olecegini ya da esir dusecegini herkes biliyormus.
Koyluler, gene ihtiyara gelmisler... "Gene hakli oldugun kanitlandi" demisler. "Oglunun bacagi kirik ama hic degilse yaninda. Oysa bizimkiler, belki asla koye donemeyecekler. Oglunun bacaginin kirilmasi, talihsizlik degil, sansmis meger..."
"Siz erken karar vermeye devam edin" demis, ihtiyar. "Oysa ne olacagini kimseler bilemez. Bilinen bir tek gercek var. Benim oglum yanimda, sizinkiler askerde... Ama bunlarin hangisinin talih, hangisinin snssizlik oldugunu sadece Allah biliyor."
Lao Tzu, oykusunu su nasihatla tamamlamis:
"Acele karar vermeyin. Hayatin kucuk bir dilimine bakip tamami hakkinda karar vermekten kacinin. Karar; aklin durmasi halidir. Karar verdiniz mi, akil dusunmeyi, dolayisi ile gelismeyi durdurur. Buna ragmen akil, insani daima karara zorlar. Cunku gelisme halinde olmak tehlikelidir ve insani huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi baslar. Bir kapi kapanirken, baskasi acilir. Bir hedefe ulasirsiniz ve daha yuksek bir hedefin hemen oracikta oldugunu gorursunuz."
*Lao Tzu-alinti-
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
26 Haziran 2007 Salı
21:54:51
|
|
|
*YASADIKLARIMDAN NELER OGRENDIM ?
YAS 5 Anne ve babamin birbirlerine bagirmalarinin beni ne kadar korkuttugunu ogrendim.
YAS 7 Mesrubat icerken gulersem ictigimin burnumdan gelecegini ogrendim
YAS 12 Bir seyin degerini anlamanin en iyi yolunun bir sure ondan yoksun kalmak oldugunu ogrendim.
YAS 13 Annemle babamin elele tutusmalarinin ve opusmelerinin beni daimamutlu
YAS 15 Bazan hayvanlarin kalbimi insanlardan daha fazla Isittigini ogrendim.
YAS 18 Ilk genclik yillarimin keder, saskinlik, istirap ve asktan ibaret oldugunu ogrendim
YAS 24 Askin kalbimi kirabilecegini ama buna deger oldugunu Ogrendim.
YAS 33 Bir arkadasi kaybetmenin en kestirme yolunun ona odunc para vermek oldugunu ogrendim.
YAS 36 Onemli olanin baskalarinin benim icin ne dusundukleri degil, benim kendi hakkimda ne dusundugum oldugunu ogrendim.
YAS 38 Esimin beni hala sevdigini, tabakta iki elma kaldiginda kucugunu almasindan anlayabilecegimi ogrendim.
YAS 41 Bir insanin kendine olan guveninin, basarisini buyuk Oranda belirledigini ogrendim.
YAS 44 Annemin beni gormekten her seferinde sonsuz mutluluk duydugunu ogrendim..
YAS 46 Yalnizca minik bir kart gondererek bile birinin gonlunu aydinlatabilecegimi ogrendim.
YAS 49 Herhangi bir isi yaptigimdan daha iyi yapmaya calistigimda, o isin yaraticiliga donustugunu ogrendim.
YAS 50 Sevgi, evde uretilmemisse, baska yerde ogrenmenin cok guc olabilecegini ogrendim.
YAS 53 Insanlarin bana, izin verdigim bicimde davrandiklarini ogrendim.
YAS 55 Kucuk kararlari aklimla, buyuk kararlari ise kalbimle almam gerektigini ogrendim.
YAS 64 Mutlulugun parfum gibi oldugunu, kendime bulastirmadan baskalarina veremeyecegimi ogrendim.
YAS 70 Iyi kalpli ve sevecen olmanin, mukemmel olmaktan daha iyi oldugunu ogrendim.
YAS 82 Sancilar icinde kivransam bile baskalariina basagrisi Olmamam gerektigini ogrendim.
YAS 90 Kiminle evlenecegin kararinin hayatta verilen en onemli karar oldugunu ogrendim.
YAS 95 Ogrenmem gereken daha pek cok seyler oldugunu ogrendim.
Dun sabaha karsi kendimle konustum Ben hep kendime cikan bir yokustum Yokusun basinda bir dusman vardi Onu vurmaya gittim kendimle vurustum
*
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
26 Haziran 2007 Salı
22:02:39
|
|
|
MERHABA SUAT
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
1 Temmuz 2007 Pazar
12:45:30
|
|
|
Oznesi, nesnesi, yuklemi yerli yerinde bir yazi yazmak istedigimde cagrisimlarim imdadima degil elimi kolumu baglamaya kosuyorlar!
Bak yine basladilar...
Efendim acik secik anlatayim da kurtulayim bari.
Beynimin ilk muracaat yeri cagrisim merkezi oluyor. Bazen de muracaatsiz geliyorlar, direk teftise! Malumunuz cagrisimlarin isiginda yururuz ay isigindan once. Ihtiyac hasil olunca, doruk noktasindayken ver elini gece!
Cagrisimlarla acilar koalisyon yapmislar. Mavi dusler, meltemler; karabasan oldu. Zira, uzun uzun cayirdan cimenden, ince patikalardan, papatya ve lalelerden bahsedebilecekken, aci damarim savusturuveriyor hepsini. Varsa yoksa arabesk notalar ususuyor tepemden.
Tum betimlemeler ilk hecesinde derin bir âha donusuveriyor. Boylece koskoca yazi once siire,, siirler rubaiye ve bakmissin tek bir dizeye, kelimeye, harfe dusmusler!
Yoksa derin bir ``yazar cilesi`` hali mi yasiyorum veya bilmeden ozgun bir felsefe mi yakaladim dersiniz...!
...
(Ise yariyor sanirim. Ne kadar basit yazarsam ve bamtelinden uzak durursam cagrisimlar ve aci uykuya daliyorlar...)
Acidan beslenen sairler bilirim. Hatta biri demekteydi ki, ``siir yazabilmem icin asIk olmaliyim``... Suni de olsa bir askin kapisini aralamak istiyordu (zavalli)...
Peki, askin devirdigi koca cinarlara ne demeli? Onlar zavalliligin hangi mertebesindedirler?
...
Gelelim sadede Eh, tavsan kani cay gelmisse masaya, gece fisildamaya basladiysa kendi melodisini, ben caresiz, cagrisimlara teslim!
``Yanibasimda`` ne varsa mesela, yanibasimda olmayani hatirlatiyor. ``Degil mi cagrisim?`` 
Konusuyorsam, nicin ``onunla`` degil? Oyle ya?
Yaziyorsam niye ``ona`` degil? 
Gidiyorsa biri, ``o`` mu acaba?
Bakiyorsam, veya her ne yapiyorsam, bir sekilde olmuslarla ve olmayacaklarla ilintili degil mi? 
Tamam, pes ettim simdi...
Yine bitti ozneler, gitti nesneler, uctu yuklemler...
Yar bana bir care! Cigerim bin bir yâre,
Yar!
Yar sinemi yar!
...
@kdeniz
-- Eline almis bir cicek, sevecek sevmeyecek. Ah, koca sersem cicek nerden bilecek...
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
1 Temmuz 2007 Pazar
12:59:48
|
|
|
*Bir gun sormuslar ermislerden birine:
- Sevginin sadece sozunu edenlerle, onu yasayanlar arasinda ne fark vardir?
Bakin gostereyim demis, ermis. Once sevgiyi dilden gonule indirememis olanlari cagirarak onlara bir sofra hazirlamis.Hepsi oturmuslar yerlerine.Derken tabaklar icinde sicak corbalar gelmis ve arkasindanda dervis kasIklari denilen bir metre boyunda kasIklar. Ermis bu kasIklarin ucundan tutup oyle yiyeceksiniz diye birde Sart koymus. Peki demisler ve icmeye tesebbus etmisler.Fakat o da ne? KasIklar uzun geldiginden bir turlu dokup sacmadan goturemiyorlar agizlarina. En sonunda bakmislar beceremiyorlar, oylece ac kalkmislar sofradan. Bunun uzerine simdi demis ermis, sevgiyi gercekten bilenleri cagiralim yemege.Yuzleri aydinlik, gozleri sevgi ile gulumseyen isIkli insanlar gelmis oturmus sofraya bu defa. Buyurun deyince, her biri uzun boylu kasigini corbaya daldirip, sonra karsisindakine uzatarak icirmis. Boylece her biri digerini doyurmus ve sukrederek kalkmislar sofradan iste demis ermis, `kim ki gercek sofrasinda yalniz kendini gorur ve doymayi dusunurse,o ac kalacaktir. ve kim karsisindakini dusunur de doyurursa o da doyurulacaktir suphesiz ve sunuda unutmayin, gercek pazarinda alan degil, veren kazanctadir daima *
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
28 Temmuz 2007 Cumartesi
11:59:51
|
|
|
Insan Telefon Defterini Temize Çekerken Bazi Isimleri Eski Defterinde Birakir
.Onlar artik birdaha asla aranmayacaktir.Garip bir hüznü barindiran bu silik isimlere bakilir bakilir.Kimi okuldan sinif arkadasinizdir, kimi çok çabuk unutuverdiginiz bir sevgili, kimi bir cafede aylarca herseyi ama herseyi paylastiginiz birisi; yada istifa ettiginiz bir yerden bir arkadasiniz! Soyadlari sorulmamis birsürü hatirlanmayan isimde vardir defterde; ve süphesiz üstünde isim olmayan telefon numaralari korkunç bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çirpida ortadan kaldirilir.
INSAN TELEFON DEFTERINI TEMIZE ÇEKERKEN BAZI ISIMLER ÜZERINDE DURUR.
Onca zaman sonra birkez arasaniz, sesini duysaniz... Ona edilebilecek bir çift sözünüz yoktur! Birlikte gittiginiz filmler, meyhaneler, evler birbirinizi yillar sonra özlemenizi saglayacak sevgiyi asilamamistir size.Yalnizca bir isImdir simdi o.Temize çekerken atlarsiniz hemen.Derhal çevirirsiniz sayfayi telasla, alalacele.Oh, isim geçmiste kalmistir.
INSAN TELEFON DEFTERINI TEMIZE ÇEKERKEN HAYATINIDA SORGULAR!
Hangisi ihanet etmistir, hangisi yalvarmistir kendisini birakmamaniz için; hangisinin birsüre sonra arkanizdan konustugunu duymussunuzdur; hangisi sizi en güzel öpmüstür; hangisi rüyalariniza girmistir, hangisinin ayak parmaklari ilginizi çekmistir, hangisine hediye alirken zorlanmissinizdir, hangisiyle en hararetli tartismalara girip kavga etmissinizdir, hangisi için sabahlara kadar içip içip aglamissinizdir? ! ...
Dogrular, yanlislar, hatalar, tutkular!
Birlikte EDIP CANSEVER okudugunuz o insanlar, solmuslardir.
INSAN TELEFON DEFTERINI TEMIZE ÇEKERKEN YALNIZLIGINIDA KANITLAR.
Bütün bu insanlar simdi nerede, ne yapmaktadirlar? Saat elbette dört`tür! Paradoks, labirent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mentalite tersine dönmüstür. Ters dönmüsüzdür. Bu tekbasinalik ve bu isim katliami aslinda size ters gelir... Çalan telefona bakarsiniz.Acaba? Acaba telefon defterini temize çeken bir arkadasinizin son anda kurtarma çabasi midir?
Bir iki kirik sözcük, yarim yamalak bir bulusma, belki...
Bilemezsiniz...
LÜTFEN, AMA LÜTFEN TELEFON DEFTERLERINIZI KAYBETMEYINIZ... .küçük Iskender .
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
30 Temmuz 2007 Pazartesi
12:12:48
|
|
|
**
*MEKTUP VAR*
**
Kirli sari duvara civilenmis, gri asIk suratli posta kutusuna baktim,
Soguk metal Kutudan gokkusagi Fiskiriyordu sanki.
Los bir boslugun icinde,hem de yillardan sonra minik posta kutumda sari bir zarf... Uzerinde pul. Ozlemisim! El yazisi gormeyi ozlemisim meselâ...
Adimin, adresimin sevdigim bir dost tarafindan yazilmasini ozlemisim. Cocuk gibi sevindim. Bir sure acmaya kiyamadim zarfi, oylece bekledim.Gozlerimi el yazisindan almadim, alamadim. Seyrettim. "s" biraz yamuktu, "b" desem sanki kelimeden ayri gibi, bir basina.
Belli ki aceleyle yazilmisti. Ama her harf bir dokunustu.
Sari zarfa dost eli degmisti, dost yuregi gezinmisti uzerinde.
Istanbul`un gogu grilere teslimken,sabah kuslari taze,
yesilli yapraklarin arasinda kuru dal ararken, gun bulutlu, ruzgârli ve gitgide sessizken gelivermisti. Apartmanin girisindeki asIk suratli gri posta kutusu bana goz kirpti sanki. Konustu... Duydum! Ne zamandir; hep ince uzun, dikdortgen zarflar aliyordum.
Bankalardan, taksitli kartlarin ekstreleri.Bir de telefon ve elektrik faturalari. Mektup almayali ne cok olmus. Ne cok ozlemisim el yazisiyla yazilmis zarflari.
Her biri ayni karakterde yazilmis, puntolari bile degismeyen zarflar hayatimi ne zaman isgal ettiler? Ya, el yazili zarflar nasil minik ve celimsiz adimlarla uzagima nasil dustuler?
Ve ben buna nasil izin verdim. Baska zaman olsa kendime kizardim. Bu kez oyle olmadi. Kendimi anlamaya calistim. Affettim. Zarfi yavas, yavas actim. Sindire, sindire.
Cizgisiz kagida yazilmis, kat yerleri ozenle ayarlanmis mektubu Saskinlikla oksadim.
Sadece iki satirdi mektup: "Her gun maillesmek yetmedi birden.Ekrandan ekrana yaptigimiz yazismalar yetmedi. Yillar onceki gibi olsun istedim. Biliyor musun, sana mektup gonderirken ben aslinda kendimi tazeledim."
Yuregim pir, pir etti. Gulumsedim!
Yazari Bilinmiyor
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
9 Ekim 2007 Salı
11:04:21
|
|
|
Eski zamanlarIn dondurucu bir kIsIndan butun hayvanlar cok etkilenmis,buyuk kayIplar vermisler. Ama en cok kayIp veren kirpilermis. Cunku onlarIn pek cok hayvan gibi kalIn kurkleri yok, kendilerini sIcak tutmasI zor olan dikenleri var. Bu durumdan en az zararla kurtulmak icin kirpiler meclisi toplanmIs,cozum aramaya baslamIs. TartIsa tartIsa,nihayet gece olunca tum kirpilerin bir araya toplanmasIna,birbirlerine yakIn durarak geceyi gecirmelerine karar verilmis. Boylece kirpiler birbirlerinin vucut sIcaklIgIndan yararlanacak,aralarIndaki hava tedavulunu onleyerek donmaktan kurtulacaklarmIs. Ilk geceki deneyimlerinde bunun ise yaradIgInI gormusler. Ama baska bir problem cIkmIs ortaya. Usuyen kirpiler birbirlerine fazla yaklastIklarIndan yaralanmalar gerceklesmis. Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuslar ama bu seferde donmalar meydana gelmis. Ne var ki, her gece kah uzaklasa kah yakInlasa, deneye yanIla birbirlerinin vucut sIcaklIgIndan yararlanacak kadar yakIn,ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayI ogrenmisler.
KISACA ;
Bizim de uzun dikenlerimiz var. Bunlar hayata karsI filtrelerimiz. Bazen faydalI,bazen de zararlI. Cogu zaman,kimseleri yaklastIrmIyoruz yanImIza. Filtrelerimizden elemeden kimseleri sokmuyoruz ozel dunyamIza. Ne var ki, sIcaklIk ancak yakInlasmakla mumkun. Birbirini incitmeyecek kadar uzak,hayatIn soguk zamanlarInda usumeyecek kadar da yakIn olmayI ogrenmeliyiz.
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
27 Kasım 2007 Salı
22:47:00
|
|
|
Kisi yasamalidir askini olesiye. Hele aciysa… Ask girdi mi araya insan aciya da doymaz olur. Birakir kendini, cirpinmaz bile. Kurtulamayacagini bilir. Kim kurtulmustur ki bugune kadar ask acisindan. Kim? Ask degil mi bu varsin acitsin deriz. Neler cekeriz, ugruna neler feda ederiz. Ama o ne yapar, gelisinde nasil sevindirdiyse sizi ‘sen sevin simdi. Nasilsa gidecegim. Hem de oyle kaciracaksin ki beni herkes gibi elinden aciycak sonunda canin. Senin de…
Ask varsa aci da vardir.’ Der. Askin degismez kuralidir bu. Kaybolmak isteyeceksin o gozlerde ama nafile. Oraya da zehirini salmistir ask.
Ama her seye ragmen guzeldir. Ona dokunmak, gozlerine bakmak onun icin heyecan duymak... O denilince akan sular durur. Ordaki herkes beyaz o kirmizi olur. Onunla konustuklarinizi eve gelince kapiyi kapatip cekilip odaniza bir bir tekrarlamak size en heyecan verendir. Sunu soyle deseydim boyle yapsaydimlar tekrarlanir durur aklinizin ondan arta kalan biryerlerinde. Sizi sarip sarmalar sefkatlice, yumusacik ask denen o hos sey. Mutlu olursunuz.
Gozlerinizden duygu akar… Kulaklariniz ask nameleri arar surekli. Her saniye hucreleriniz yenileniyormus gibi hissedersiniz. Cicekler de bundan nasibini alir tabii. Iste ask bu ve bizim anlatamayacagimiz ve farkina varamayacagimiz hislerle doludur. Ha surekli yediginiz ve annenizin sIkayetci oldugu tirnaklar da tarih olmustur.
Cunku ask insanoglunun sahip oldugu en guzel armagandir. Her insan askla birlikte kendini dunyanin en seker insani hisseder.
Bu yuzden tum acilara, cikmazlara, dolambaclara ragmen hala o en eski masali ozlemle aniyor ve yasamaya can atiyoruz…
|
|
|
5 Aralık 2007 Çarşamba
09:34:35
|
|
|
SLM SRKADASLAR HERKESE İYİ günler nasılsınız ben engin mersin üniversiteesim den ben size yeni katıldım insalah iyi olur diye düsünüyorum by by byby
|
|
|
Masal perisi (karaağaç)
4940
|
|
6 Aralık 2007 Perşembe
21:08:21
|
|
|
iyi akşamlar engin hoşgeldin aramıza.
|
|
Mesaja cevap yazmak için gruba üye olmanız gerekmektedir.
|
|