|
Işık(düş sokağı (Işık)
1237
|
|
9 Eylül 2005 Cuma
20:11:02
|
|
|
Kimi zaman bir mutluluk seline, kimi zaman bir bunalım çemberine; bazen hayatın en güzel anına, bazen de bir uçurumun kenarına sürükler aşk... İşte böyle bir şeydir, anlatılmaz, yaşanır tanımının eş anlamlısıdır bence.
Aşk, diğer tüm duygulardan farklıdır. Çünkü onda dört mevsimi birden yaşayabilir, hayatın tüm renklerini içinde bulabilirsiniz. Diğer hiçbir şeyde, ne maddi ne manevi kavramlarda böylesine bir yoğunluğu bulamazsınız. Kimileri bu labirentte yolunu kaybeder, kimileri çıkışa ulaşır, kimileri de bu labirentten çıkmak istemez. Hal böyle iken, sizce neredeyse tüm şarkılar niçin aşk üzerine yazılmıştır, birçok insanın dilinde niye o vardır?
Kimi insanlar vardır, aşkı yorumlarlar. Sevgilisini bir eleştiri yumağında elemeye başlarlar. Halbuki sevgi bu değildir. Sevdiğini olduğu gibi kabul etmediğin, çok büyük olmayacak kusur ve hatalarını hiçe saymadığın sürece aşkın ne tadı, ne de tuzu kalır. Sevmek, olduğun gibi kabullenmek ve karşındakini de olduğu gibi kabul etmektir. Bunu başarabilirseniz, sevginin gücünü de elinize almış olursunuz.
Sevdiğinizi eleştirirseniz, onu hiçbir zaman sevemezsiniz. Çünkü kusursuz insan yoktur ki bu dünyada, her insanın hataları olabilir. Bu nedenle kusursuz bir aşka sahip olmak da çok zordur. Dış güzelliğe kapılıp aşık olanlar, sonunda gönül çirkinliği ile karşılaşıp aşkına nokta koyan insanların sayısı çoktur. Gerçek aşkı bulanların sayısı da parmakla gösterilecek kadar azdır.
Sonuç olarak aşk, hiçbir zaman eleştiriyi kaldırmaz. Hem maddi, hem de manevi yönden güzellik de, çirkinlik de ondadır. Küçük hataları görmezlikten gelmek aşkın tek çıkar yolu ve belki de kusursuz aşka giden ilk adımdır...
|
|